Asyalılar İş Kaynak Grubu Üyeleri ile Sohbetler

Zorluklar ve başarılarla dolu hikayeler
AABRG AABRG AABRG

Asyalı Amerikalı olmak ne anlama geliyor? Ya göçmen olarak büyümek? Peki ya, “memleket” ziyaretinde artık gerçekten oralı olmadığınızı hissetmek?

Asyalılar İş Kaynak Grubu’na üye güçlü UPS çalışanları kendi hikayeleriyle bu sorulara cevap verirken şirket içinde çeşitlilik, eşitlik ve katılımcılığa verilen önemin de altını çizdiler.

Esther Joung

Endüstri Mühendisliği Denetmeni, Küresel İş Hizmetleri – Atlanta, Georgia

Güney Kore’de, Seul’de doğdum ve 10 yaşındayken ABD’ye geldim. Birçok göçmen gibi, benim anne babam da eve ekmek getirmek için birden fazla işte çalışırlardı. Bu işlerden biri de geceleri UPS genel merkezinin temizliğiydi. Genel merkez beni çok etkilerdi ama biraz sorumluluk alıp anne ve babama binanın temizliğinde yardım etme konusunda pek hevesli olduğum söylenemez. Uzun süren ve zor bir işti. Hele de yeni yetişen bir genç için.

On yıl sonra kendimi, anne ve babamın çalıştığı UPS binasında bir uzmanlık pozisyonu için iş görüşmesinde buldum. UPS ve The Home Depot’tan teklif almıştım. Babama danıştığımda UPS’e girmemi tavsiye etti. Bugün GBS I.E ekibinde süpervizörüm ve işimi seviyorum.

Babam birkaç hafta önce ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. O olmasaydı UPS’te olmayabilirdim. O yüzden bu hikayeyi babama ve aileme ithaf ediyorum. UPS mükemmel bir şirket ve babama beni buraya girmeye teşvik ettiği için minnettarım. Babamın ve UPS’in gurur duyması için çalışıyorum.

Amelia Laytham

Kıdemli Yönetici, Dijital Erişimin Hızlandırılması – Alpharetta, Georgia

Geleneksel bir Asyalı ailede büyürken öğrendiğim şeylerden biri, kimsenin sağlık geçmişi hakkında konuşulmadığıdır. Bizim kültürümüzde, ancak ölmek üzereyken doktora gidilir. Gittiğinizde de, bunu kimseye anlatmazsınız.

Bunun ne kadar önemli bir sorun olduğunu 40. yaş günümden birkaç ay sonra meme kanseri olduğumu öğrendiğimde anladım. Ailemin sağlık geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Genç yaşta meme kanserinden ölen bir halam olduğu ortaya çıktı. Birçok farklı kanser çeşidi var ve hepsi ayrı tedaviler gerektiriyor. Keşke halamın hastalığıyla ilgili hastalığın tipi, nasıl fark edildiği, kaçıncı evre ve derecede olduğu ve nasıl bir tedavi uygulandığını bilebilseydim.

Bunları bilmem zihnen ve bedenen daha hazır olmama yardımcı olabilirdi. Ben tedavi olurken, iki çocuğumu mümkün olduğunca bilgilendirdim. Umarım benim yaşadıklarımı yaşamazlar. Fakat yaşarlarsa, en azından bir fikirleri olacak ve umutsuz hissetmeyecekler. Meme kanserini yenen biri olarak hikayemi sosyal medyada da açıkça paylaştım.

Gelecek kuşaklar için bu zihniyetin değişmesini istiyorum. Asyalı ailelerin benim tecrübemden ders çıkarmasını, hepimizi etkileyen gerçek sorunlar hakkında konuşulması gerektiğini anlamalarını ve yalnız olmadıklarını bilmelerini umuyorum.

Noy Bozarth

Kıdemli Yönetici, UPS Foundation – Atlanta, Georgia

Vietnam Savaşı’nda ailemle azgın Mekong Nehri’ni aşarak Laos’tan Tayland’a kaçtık. Annemle babam sığındığımız mülteci kampında bir gün Laos’a geri dönmeyi ümit ediyorlardı.

Beş yıl bekledikten Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmeye karar verdiler. Aralık 1979’da Florida’ya geldiğimizde ben 12 yaşındaydım. Dört kardeşin en büyüğü olarak hızlıca İngilizce öğrenmek bana düştü. Aileme tercümanlık yapmanın yanı sıra kardeşlerimin bakımı ve evin ihtiyaçlarından da ben sorumluydum. Çocukluğumu yaşamaya pek vaktim olmadı.

Benim için kaçış yollarından biri evlenmekti. Hayatım hep zorlu geçti ve UPS’te işe başlayana kadar benim için yüksek öğrenim görmek gibi bir ihtimal yoktu. Lisans diplomamı 30’lu yaşlarımda, hem de tam zamanlı annelik yaparken aldım. UPS olmasaydı bu benim için sadece bir hayaldi. 

Yaşadığım zorlukları genç nesillere anlatarak onları eğitimle ilgili istek ve hedeflerini yüksek tutmaya teşvik ediyorum. Halihazırda yüksek öğrenim programlarını desteklemek için bazı sivil toplum kuruluşlarında çalışıyorum.

Rajesh Kurup

Kıdemli Yönetici, UPS Capital – Atlanta, Georgia

Babam 1965 yılında tıp fakültesini bitirir bitirmez ABD’ye göç etti. Biz Virginia’ya geldiğimizde 400.000 nüfuslu Richmond’da yerleşmiş üçüncü Hintli aileydik. Babam, ırk ayrımının yaşandığı bir dönemde renk engelini aşarak beyazların çalıştığı bir hastanenin beyaz olmayan ilk doktoru oldu.

Benim ailem ve diğer Hintli aileler olarak “yerimiz” neresi tam bilmiyorduk. Tek bildiğimiz standart “Amerikalı” tanımına uymadığımızdı. Diğer insanlara benzemiyorduk, kiliseye gitmiyorduk, komik isimlerimiz vardı ve yediğimiz yemekler farklıydı.

Yıllar geçtikçe güçlü ve canlı bir toplum haline geldik. Telefon rehberinde yaygın Hintli soyadlarını bulup hiç tanımadığımız bu kişileri akşam yemeğine davet ederdik. Bu tanımadığımız kişilerle bir aile olduk. Her ay bir evde toplanıp ibadet edilir, kültürümüze has özlediğimiz şeyleri yapılırdı.

Çocuk olarak neyi kabullenip neye itiraz edeceğimizi öğrenmemiz gerekiyordu. Anneniz bir etkinliğe sari giyerek geldiğinde ne yapmalısınız? Alay edenlerle kavga mı etmeli, ses çıkarmamalı mı yoksa ailenizin kültürüne ihanet mi etmeli?

Küçük toplumumuz giderek büyüdü. Evlerin zemin katlarında yapılan toplu ayinlere sığılmaz oldu. Çalışmayı ve çevremizde etki yaratmayı seçtik. 

Babam çalıştığı hastanenin personel şefi oldu ve daha sonra Richmond’da yerel siyasete atıldı. Oradaki ilk Hindu tapınağının yapımına yardımcı olduk. Çocuklar olarak hepimiz çift kimlikli olmaktan gurur duyarak yetiştik. Bence çok kültürlü olmanın ve çeşitliliğin güzel tarafı bu. Ben dünyayı ve Amerika’yı birden çok bakış açısıyla görüyorum. Hem de aynı anda farklı bakış açılarıyla.

Artık Amerikalıların farklı görünmeleri ve konuşmaları normal. Amerikalılar artık sadece pazar günleri kiliseye giden veya evlerinde İngilizce konuşan insanlar değil. Amerikalılar hem kot hem sari giyebiliyor, hem hamburger hem köri soslu tavuk yiyebiliyor.

İş arkadaşlarım geleneksel bir ismim olmadığını ve aksansız konuştuğumu kabul edebiliyor. Kızım ve onun jenerasyonunun çift kimlikli olmakla ilgili hiçbir tereddütleri yok. Her kültürden arkadaşı var. Yeni nesil, birçok kültürü bir araya getiren yepyeni bir kimlik yarattı. Tüm kültürlere eşit şekilde saygı göstermeyi ve değer vermeyi öğrendiler.

İsimsiz

Müşteri Yöneticisi, Satış – Norwalk, Connecticut

ABD’ye 10 yaşımda geldim. Annem bana “Daha iyi bir hayat için daha iyi bir ülkeye gidiyoruz.” demişti. Neden arkadaşlarımdan ve memleketten ayrılmamız gerektiğini anlamamıştım. Kore’nin nesi kötüydü?

Yeni bir dil öğrenirken ve okulda geri kalmamak için çok zorluk çektim. Öğle yemekleri kabustu. Annem benim için suşiye benzeyen bir Kore yemeği olan kimbop hazırlardı. Çocuklar çevreme toplanır yemeğime dik dik bakar ve öğle yemeğine suşi getirdiğim için benimle alay ederlerdi. Anneme diğer çocuklar gibi okuldan öğle yemeği almamız için yalvarırdım ama okuldaki yemek o zamanlar bizim için çok pahalıydı.

Okulda arkadaşlarım vardı ama öte yandan adımla, konuşmamla, gözlerimle ve yüzümle alay eden çocuklar da hep oldu. Bugün bile çok net hatırlıyorum. Bir çocuk gelip gerçekten yüzümün biri tavayla vurduğu için mi düz olduğunu sordu.

Lisede öyle bir noktaya geldim ki, kızın biri ırkçı aşağılamalarına son vermeyince patladım. Kendimi savundum ve kavgaya tutuştuk. Annem çok kaygılandı beni büyükannemle yaşamam için Kore’ye gönderdi. Kore’ye döndüğümde oraya da ait olmadığımı hissettim. Hiç arkadaşım yoktu ve fazla Amerikalılaştığım için okuldakiler bana yabancı muamelesi yapıyordu.

Yakında ana okuluna gidecek kızım için de en büyük endişem bu. Kimliği nedeniyle benim gibi zorluk yaşamasını istemiyorum. Ona daha iyi bir hayat sunmak ve kendini savunmayı öğretmek istiyorum. Farklılıklar normaldir.

UPS insan kaynaklı bir şirket olmaktan ve çalışanlarının günlük gerçeklerine değer vermekten gurur duyuyor. Asyalı ve Pasifik kökenlere saygı ve değer konulu daha fazla hikaye için aşağıdaki hikayelere bakın.

İlgili Hikayeler

Powered by Translations.com GlobalLink OneLink Software